Tarih: 27 Şubat- 10 Mart 2009 
Rota: Güney (Klasik) Yüzü 
Zirve Ekibi: Mustafa İstengir (Lider), Hamza C. İzmitli 

    27/ 02/ 09 Cuma 13:00 de Van gölü seyahat sponsorluğunda Bursa’dan bir hayli uzun sürecek yolculuğumuza başladık.28/02/09 cumartesi saat 15:00 de Van’a vardığımızda daha gidecek çok yolumuzun olması canımızı sıkmaya başlamıştı. Bizim otobüsümüz Van gölünün üstünden gittiği için biraz geç kalmıştık genelde alt yol kullanılır ve bu 2 saat daha erken varmanızı sağlar. Van terminalinden minibüslerle 15 tl’ ye yüksekovaya gitmek mümkün. 17:00’ de bindiğimiz minibüs 20:30’da yüksekovaya vardı. Yüksekova dolmuşunda tanıştığımız bir arkadaş sayesinde, yüksekovaya gelmeden  esendereye gideceğimiz taşıt hazır edildi; 21:00’ de yaklaşık 45 dakika sürecek olan Türkiye’nin son yollarından esendere sınır kapısına yolculuğa başladık. Ben, Mustafa  ve  tüccar Selman toplam 30 tl’ ye kapıya geldik. Sınırdan geçtikten sonra sıkı pazarlık ederek bir taksiciyle anlaşmak gerekiyor.25 tl’ ye Urmiye’ ye götürmesi için anlaştığımız taksiciyle 1 saat sonra Babek’lerin eve vardık.Sınırda aklımıza gelen 1.5 saatlik zaman farkını da dahil edince 00:30’da evdeydik ve bu bize iyi geldi. Yaklaşık 36 saat yollardaydık. 

01/03/09  Pazar 

Pazar günü sabah kalkıp İlk işimiz paramızı tümene çevirmek oldu.250 tl ve 50 euro  karşılığında toplamda  203.2 bin tümenimiz oldu. Sonra Urmiye sokaklarını gezmeye ve son eksikleri tamamlamaya başladık. Makarna bulgur konserve gibi hazır yiyeceklerin hepsini Türkiye’ den aldığımızdan dolayı( özellikle konserveler yenilecek gibi değil) sadece ufak tefek eksikleri İran’ a bırakmıştık. 

 Eksikleri tamamlama işi bittikten sonra Sami ile buluşup kuzeyin durumunu konuştuk. Kuzey rotasında  bu mevsimde çok fazla taş düştüğünden ve rotanın fazla karışık olması sebebi ile güney rotasında karar kılındı. 

 Bu akşam 20:00 de yola çıkmamız gerekiyordu.  Toplam 22 bin tümene Hamsefer seyehat ile Tahran’a doğru daha yatakla özlemimizi gideremeden tekrar 12 saat sürecek olan otobüs yolculuğuna başladık.  

02 / 03/ 09 Pazartesi 

 Pazatesi sabahı 08:30 da Tahran şehrinin doğu sınırına doğru olan  Arjentin terminalinde indik. (Uygun taksi bulma açısından Arjentin’den  Damavend’de gitmek daha iyi.) İner inmez yakamıza yapışan taksicilerle yarı Türkçe yarın İngilizce ile pazarlığa kalkışsakda pek başarılı olamadık ve  40 bin tümen vererek taksicimiz Mesut ile beraber polur kasabasına yola koyulduk. Taksi binmeden önce polur kasabasına kadar anlaşmıştık fakat anlamadığımız bir şekilde mesud arabanın yönünü gosfandsarah yoluna yöneltincede ses çıkarmak işimize gelmedi. Fakat uyanıklığın cezasını çekecektik. 1985 model arabayla buzlu yollarda ne kadar ilerleyebilcektik acaba! Derken yol geçilmez hale geldi ve mesud ben burada gidersem geri çıkamam dedi ve son 7km den geri döndük. Ve Rine kasabasından çıkmaya karar verdik.  Polur dan yaklaşık 6 km uzakta olan Rine kasabasından ilerleme çabamız başarılı oldu.Gosfandsara’ya  7 km yazan tabelada inip sağda yükselen toprak yoldan devam etmek için hazırlanmaya başladık. Sonunda Damavendeydik mutluyduk ama o bizi pek iyi karşılamadı. 12:30 da kapalı hafif yağışlı hava eşliğinde yürümeye başladık. Sola doğru kıvrılarak yükselen toprak yolu izleyerek devam ettik. Havanın kapalı oluşunun etkisiyle 15:45 te gusfen sara ya(3200) vardık. Vardığımızda  5 alman ve 1 İranlı tur kayakçılarının eşyalarını taşıyan İranlılar inişe geçiyorlardı Ağzımız açık üstlerindeki malzemeye şaşırmış bir şekilde çığlıklar atarak koşan İranlıların arkasından bakakaldıktan sonra  dağ evinin içinde çadırımızı kurduk. Suyumuzu yemeğimizi hallettikten sonra dinlenmeye çekildik. 

03 /03 /09  Salı 

Salı günü 07:30 da kampı 4200’e taşımak için harekete geçtik. İlk 1- 2 saat açık hava ve hafif rüzgar bizi zorlamadı. Hafif solda kalan belirgin sırttan biz yükselmeye devam ederken havada bozmaya başlamıştı. Yaklaşık 4000 irtifada rüzgarın şiddetini artırması 200m’lık irtifayı 2 saatte çıkmamıza sebep oldu. 13:30 da kendimizi dağ evine atıp sıcak bir şeyler içmek için hemen ocağın başına geçtik. Biraz dinlenmenin ardından yemeğimizi hazırladık ve Türkmenistan sınırından Amin ve Useyin ile o mükemmel İngilizcemiz sayesinde muhabbete daldık. Onlar Azerice bilmiyorlardı bizimde İngilizcemiz malum tabi. Çok anlaşamadık ama onların Ağrı bizim Iranın dağları planlarımız orta yolu bulmamıza sebep oldu. Onlar yarın zirve deneyeceklerdi. Bizde kendimizi iyi hissetmemizin bize verdiği cesaretle hazırlıkları yapıp sabah iyi olursak denemeye karar verdik. 

04 / 03/ 09  Çarşamba 

Ama sabah planladığımız kadar iyi uyanmadık. Daha çok ben ilk yüksek irtifam olması dolayısıyla kötüydüm. Bugün denememeye karar verdikten sonra biraz ağırdan alıp kahvaltıya giriştik. 11:00’de Aminler geri döndü. Havadan şikayetçiydiler. Bizde öğlen irtifaya uyum için biraz yükseldik. 4700 e kadar çıktık. Havanın yavaş yavaş bozmasından dolayı daha fazla devam etmeyip döndük. Bugünümüzü off  geçirmek bedenlerimize iyi gelmişti. Tur kayakçılarının ve Aminlerin aşağı inmesiyle dağ evi bize kalmıştı. Sami’yi arayıp yarınki hava durumunu öğrendiğimizde ise kötü haberi aldık.  

05/ 03/ 09 Perşembe 

Sabah kalktığımızda dışarıdaki havadan bugünde burada olduğumuzu çok net anladık. Damavend gerçekten çok soğuk bir dağmış. Dün akşamdan bozan hava şiddetini artırarak bugün de devam etti. Sadece tuvalet için dışarı çıkmak ve yalnız kalmak biraz piskolojimizi yormuştu. Akşamüstü Tahran Üniversitesinden 8 kişi gelmesi bize değişiklik oldu. Hem onlardan hem İranlı dostumuz  Samiden  yarınki hava durumunu aldığımızda haber yine çok iç açıcı değildi. 4200 de 50 km nin üstünde rüzgar ve hissedilen -40 sıcaklık vardı(soğukluk yani). Öğleden sonra zirvede rüzgarın şiddetini kaybedeceği haberi bizi umutlandırmıştı. Ve denemeye karar verdik. 

06/ 03/ 09 Cuma 

Sabah 07:30 da zirve için yola çıktığımızda rüzgar ve soğuk gayet etkiliydi. Dağ evinin sağında kalan belirgin sırttan yükselmeye başladık. Rüzgara ve soğuğa alışmamız uzun sürmedi. 11:00’de biraz erken denebilecek sürede sırtı tamamladık. Bu sırtı tamamladığınızda eğimin iyice azaldığı nispeten düzlüğe çıkılıyor. Açığa çıktığımızda rüzgar zaman zaman sendeletiyor yürütmüyordu. Şiddetli rüzgar azalmamış aksine şiddetini arttırmıştı. Büyük kayaların arkasında 1- 2 kez bekleyip devam ettikten sonra, meme ucu diye tabir edilen yaklaşık 5000m deki son bekleme noktasından geri dönme kararı aldık. Çok yakındaydık ama artık gerçekten yürümek mümkün değildi. Parmaklarımız soğuktan etkilenmeye başlamıştı. Çok hızlı bir şekilde inişe geçtik. 13:15’ de dağ evine vardığımızda biraz üzgün biraz sinirli tulumlarımıza girip dinlenmeye çalıştık. Bu akşam yorgunluktan ve üşengeçlikten yemek yapmayı erteledik. Tahran Üniversitesinden dağcıların omletine dahil olmak bugünün tek mutlu haliydi. Bu akşam dağ evine gelen dağcıların sayısı 20’yi buldu. Dağ evinde en eski biz olduğumuz için sanki ev sahibi gibi hepsini karşılayıp sıcak kahvemizi uzattık. 

07 /03/ 09 cumartesi  

Sabah kalkıp bir şeyler atıştırdıktan sonra Gosfandsara’ya inişe geçtik. İnerken havanın açması sinirlerimizi biraz bozdu. 3200’e gömdüğümüz yemekleri çıkarıp yedikten sonra hızlı bir şekilde inişe devam ettik. Rine yoluna yaklaştığımızda 4200’de tanıştığımız ve kankaya bağladığımız Amin araç bulma konusunda yardımcı olabileceğini söylemişti bizde buna güvenerek Amin’i aradık. Yaklaşık 1 saat sonra çatalda(ilk yürümeye başladığımız nokta) olacağımızı söyledik Çok zor anlaştık ama yola indiğimizde bizi bir taksi bekliyordu. Bu taksiyle Tahran’a gittik. Sağ olsun Amin’ in ısrarıyla taksiye para vermedik. Yol üstünde yemek yemek biraz pahalı dağcılarada turistten sayıp yüksek fiyat söyleniyor. West (Azadi) terminale vardığımızda yine hamseferden 20 bin tümene saat 20:30’a Urmiye biletlerimizi aldık.Bize kalan birkaç saatimiz vardı. İlk işimiz Tahran’da dağcı malzemelerinin satıldığı caddeye gitmek oldu. Azeri bir taksici bulup 6 bin tümene caddeye gittik. Girmediğimiz son dağcı mağazayıda kontrol edip bir yukarı bir aşağı turlarına başladık. Otobüsü kaçırma riskimiz ve Tahran trafiği en başından beri korktuğumuz çılgın motorcularla munasebetimizi doğurdu. Ortada ben arkada Mustafa ve depoda çılgın motorcumuz  west terminale doğru yola çıkmıştık bile. Mustafa bir sene sonra niye yine bu motorun üstündeyim diye isyan ederken ben de ölmeden terminale varmayı umuyordum. Bir saat gecikmeli kalkan otobüsümüzle,  21:30 da Urmiye’ye doğru harekete geçtik.  

  

08/03/09  Pazar 

Pazar 10:00’da Urmiye’ye vardık. Sami bizi karşıladı ve Babek’ lerin eve gittik. Şafak teyzenin güzel yemekleri bizi bekliyordu. Bugün Urmiye’yi gezerek Türkiyedeki dostlarımıza ufak tefek hediyeler alarak geçirdik. 

09/ 03/09 Pazartesi  

Türkiye saatiyle 06:00 da sınıra doğru Saminin eşliğinde yola çıktık. Sınırda toplamda 20 tl’ye minibüsle yüksekovaya gittik. Yüksekovada minibüsü değiştirip  kişi başı 15 tl’ye Van’a otobüsümüze yetişmek için yola hızla devam ettik. 12:00’ de Van terminaline vardığımızda Van gölü seyahatle yaşadığımız küçük tatsızlıktan sonra  Best Van tur ile toplamda 70 tl’ ye Ankara’ya gelip, Ankaradan’da toplamda 35 tl ye uzun pazarlıklar sonrasında  Bursa’ya geldik. 

Urmiye’ de hep yanımızda olan Ferzad  Sami ve Babek’in ailesine teşekkürlerimizi bir borç biliriz… 

  

Kullanılan Malzemeler: 

Kazma ve krampon haricinde hiçbir teknik malzeme kullanılmadı. 

  

Faaliyet Boyunca Genel Hava Durumu: 

02/03/2009: Yoğun sis, kar yağışı (3200’e gidiş) 

03/03/2009: Sabahtan açık, öğleden sonra fırtına ve bulutlu. (4200’e çıkış) 

04/03/2009: Açık, akşama doğru bulut ve fırtına (4200’de 2. gün) 

05/03/2009: Bütün gün kapalı bir hava ve fırtına (4200’de 3. gün) 

06/03/2009: Fırtınalı fakat açık bir hava, öğleden sonra tekrar kapadı ve fırtına hızı azalmaya başladı (4200’de 4. gün) 

07/03/2009 (İniş) : Tamamen açık bir hava hakimdi, hatta BUGÜN BAHARIN HABERCİSİYDİ 

  

                                                                                                               Hamza C. İZMİTLİ 


0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir